Rusya'da Gogol'un izini sürmek
- rizakati
- 26 Mar 2023
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Mar 2023
Edebiyat Sohbetleri:
Aydınlanma değil, merhamet (Alev Alatlı)
Tanzer Güller anlatıyor:
Merhaba arkadaşlar!

Bugün size, Alev Alatlı’nın “Aydınlanma değil Merhamet”, “Dünya nöbeti”, "Ey Uhnem Uhnem” ve “Düşünce Dalkavukları” adlı dört kitaptan oluşan “Gogol’un İzinde” kitap serisinin “Aydınlanma değil Merhamet” adlı birinci kitabından bahsedeceğim.
Hani Selda Bağcan’ın mucizevî sesinden dinlediğimiz bir türkü vardır: Hepimiz konserlerinde onu ezbere söyleriz. Kaynak kişi Kamil Nizam Bigalı, notaya alan da Ahmet Yamacı:
“Çemberimde gül oya.
Gülmedim doya doya,
Dertlere karıyorum
Günümü saya saya,
Al beni kıyamam seni.

Pembe gül idim, soldum
Ak güle ibret oldum
Karşı karşı dururken
Yüzüne hasret kaldım
Al beni kıyamam seni.
Avlu dibi beklerim
Vay benim emeklerim
Dümbeleği çala çala
Yoruldu bileklerim
Al beni kıyamam seni”
Alev Alatlı bu kitabı yazarken romanın baş karakterinin ismini (Güloya) bu türküden esinlenerek mi almış onu bilemiyorum. Aslında benim tabirimle Alev Alatlı, roman değil tamamen eleştirel bir bakışla olayı felsefi boyutta yazıyor ve bize de o engin bilgi birikimini ve kültürünü yansıtıyor. Güloya romanımızın daha doğrusu eleştirinin bir numaralı karakteri; Aleksi Kristovoviç Zelenski' de var. Bu romanı okurken - dilim alışmış hep roman diyorum – benim aklıma hep bu türkü geldi. Doğrusu romanı okuyorum, kulaklarımda bu türkü: “Çemberimde Gül oya, gülmedim doya doya” Birazdan konudan bahsedince belki paragraf paragraf, bu türkünün mısralarından da hareketle Rusya’daki durumu size hasbelkader özetleyeceğiz. Türküler biliyorsunuz Anadolu’nun bağrından çıkmış; bazen sevda türküsü, bazen gerçekleri haykıran bir tür. Hani Bedri Rahmi Eyüboğlu ne demişti bir şiirinde: Ne zaman bir türkü duysam şairliğimden utanırım.

Alev Alatlı “Aydınlanma değil merhamet” adlı kitabında bizim komşumuz Rusya’ya kalemini çevirmiş ve o emsalsiz anlatımıyla bize Rusya’yı bu kadim imparatorluğu, edebiyatçılarından dinine kadar, oradaki geleneksel adetlerinden dem vurarak anlatıyor; mesela Rus kültüründe baltanın ve ateşin son derece önemli olduğunu vurguluyor. Ve eğer Rusya hakkında, Ruslar hakkında bilginiz yoksa, Rus edebiyatına yabancıysanız bu kitapla Rusya’yı yüzeysel de olsa geziyorsunuz. Ve özelikle Rus edebiyatından bir parça nemalanıyorsunuz. Bu arada Nabokov’un yazılarını da sert bir şekilde eleştiriyor. Lolita adlı ünlü romanın da yazarı olan Nabokov”un ahlaksız biri olduğunu bu kitaptan öğreniyorsunuz. Tabiî ki ben Nabokov’u tanıyordum ama onun bu yönünü bilmiyordum.
Yakın komşu Rusya, bizim de tarih boyunca devamlı savaştığımız, ilişkide olduğumuz kadim bir imparatorluk; biz de kadim bir imparatorluğun mensuplarıyız. (Osmanlı İmparatorluğu) Bu eleştirel romanında - diyelim - Alev Alatlı bize aslında Rus aydınları üzerinden Türk aydınlarına da gönderme yapıyor; yani gelinim sana söylüyorum, kızım sen anla diyor.

Romana adını veren Gogol bildiğiniz gibi çok ünlü bir Rus yazarı. ”Rus edebiyatı Gogol’dan sonra başlar” diye bir söylem de vardır. Gogol’un izinden giderek yazar, Rus aydınlarının romanın karakteri Zelenski ile birlikte, toplum sorunlarına çare bulamadıkları için aydın namusu olarak kendilerini suçlamalarını ve olayın intihara kadar gittiğini de yazıyor. Dolayısıyla da aydın namusu ile burada Türk aydınlarına da bir gönderme yapıyor. Roman yakın tarihe ışık tutuyor. Özellikle bildiğiniz gibi son elli yılda Rusya’da meydana gelen glasnost ve perestroyka (açıklık ve yeniden yapılandırma) genelinde Rusya’nın birdenbire o bir lokma bir hırka döneminden - herkesin karnının doyduğu dönemden- yoksulluk ve yoksunluk dönemine döndüğünü, mafyanın devlet yerine geçtiğini söylüyor. İnsanların bir lokma bir hırkadan, bir lokmayı bile bulamayacak duruma düşmelerini, işsiz güçsüz kalmalarını ve fizik profesörlerinin bile fuhuş yaptığını anlatıyor. İşte burada benim türkü devreye giriyor. Dedim ya; ben roman okurken hep bu türkü aklıma geliyor, fizik profesörleri fuhuş yapıyor. "Pembe gül idim, soldum. Ak güle İbret oldum. Karşı karşı dururken Yüzüne hasret kaldım." Tabii ki bu bir sevda sözü ama pembe gül idim soldum yani fizik profesörü pembe gül iken ne hallere düşüyor. Al beni kıyamam seni. Öyle hale geliyor ki Al beni kıyamam seni! Artık herkes intiharın eşiğine geliyor ve binlerce kişi intihar ediyor ve ölüyor.

Bu inceleme ve eleştirel bakış aslında Alev Alatlı’nın diğer kitaplarında da belirttiği gibi Vahşi Batı’nın yani oryantalizmin bir ülkeyi ne hale getirdiğini ve ne hale getirebileceğini gözler önüne seriyor ve eskilerin tabiriyle teyakkuz durumunda olmamızı tavsiye ediyor. Kitabın 229. Sayfasında da benim bu savımı kanıtlayan bir şey var. “Sahiplendiğimin hayalimdeki Rusya olduğunu bilmiyordum ve örneğin, Mısır’a halkından arındırılmış şekliyle aşık olan oryantalistlerin kendilerini beğenmişliklerinin farkında değildim. Yani oryantalistler Mısır’a Türkiye’ye Rusya’ya aşıklardır ama Türkler, Mısırlılar veya Ruslar olmadan. Yani onların kültürlerini geleneklerini göreneklerini yok edip onlara "sizden adam olmaz" savını ezberletinceye kadar. Bu eleştirel bakışlı roman hakikaten okunmaya değer ve sonunda arka kapağında da şöyle bir yazı var ki romanı özetliyor. – Bir sabah uyanıyorsunuz ve yoksunuz. Aynaya bakıyorsunuz yüzünüz aynı yüz, elleriniz aynı eller; bedeninizi yokluyorsunuz orda duruyor. Ama siz hükümsüzleştirilmişsiniz. Yoksunuz. Tapındığınız Allah'ın kitabı da dahil olmak üzere her şey, herkes değişmiş, tanımıyorsunuz... Rusya'ya ve bana böyle oldu." Gogolün izinde dörtlüsünün Rus kahramanı Prens Aleksi Kristovoviç Zelenski'nin dediği gibi: "Diriliş, ancak isteniyorsa gerçekleşirilir; ancak o zaman mümkündür." Yani koskoca Rusya’nın bir darbeyle ne hale geldiğini bu ibretlik eleştirel bakış veya romandan -ne derseniz deyin - öğreniyorsunuz ve ülkemiz adına da dersler çıkartıyorsunuz. Şimdi gel de benim roman boyunca kulaklarımdan gitmeyen “Çemberimde gül oya” türküsünün son kıtasını söyleme! “Avlu dibi beklerim. Vay benim emeklerim. Dümbeleği çala çala, yoruldu bileklerim. Al beni kıyamam seni” Hakikaten Rusya avlu dibi bekliyor “vay benim emeklerim” o kadar emek boşa gidiyor. Ve ancak bu günlerde tam Rusya toparlanacağım derken bu sefer Ukrayna Savaşı patlıyor; oryantalizm tekrar devrede. Allah bütün ülkeleri ve bizi Batı’nın şerrinde korusun amin.

Comments