...Hayali Cihan Değer
- rizakati
- 6 Mar 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Mar 2023
Bir Kandil Sohbeti
Nerde o eski günler!
Tanzer Güller anlatıyor
Baki kalan şu kubbede hoş bir sâdâ imiş.

“Yağ parası mum parası;
Akşam oldu kandil parası,
Kömürlükte kömür, hanımlara ömür!
Merdivenden iniyor; pabucunu giyiyor;
Bize para veriyor.
On para olsun, beş para olsun;
Yanı kırık olsun o da bizim olsun!
Yağlı kapı, ballı kapı, halkası büyük hacı kapı.”
Diye biz çocukluğumuzda Teşvikiye’de Şair Nazım Sokağında, fener yakar, kandil parası toplardık ve bizim mahalle o yukarda Maçka ‘da Hüsrev Gerede caddesinde oturan nispeten bize göre gelir düzeyi daha yüksek evlerden oluşmasına rağmen bizim mahallede daha iyi para toplardık. Çünkü gelenekten gelen bir coşkuyla herkes para verirdi. Zaten para vermeye elleri mecburdu; para vermeyenlerin zillerine toplu iğne takardık, kapıyı açana kadar çalardık. İnsanlar bıkardı; ya bizi sopayla kovalardı ya da para verirdi. Başka seçenekleri yoktu. Ne günlerdi o günler! Çok güzel günlerdi. Hakikaten kandiller biz de, sabah namazında komşularımızdan duyduğumuz Kur’an sesleriyle başlardı. Ve her kandilde organik banyolarda banyo yaparak kandile başlardık. Banyonun da organiği olur mu demeyin! O muhteşem Osmanlı konaklarında oturduğumuzdan, o ahşap cumbalı evlerde organik banyolar vardı. Yani şu anda ebeveyn banyosu dedikleri banyolar o zaman bizim ahşap cumbalı evlerimizin içinde vardı. Mamafih bizim oturduğumuz evde yani katta, o organik banyo yoktu. Hemen yukarımızda Allah Rahmet eylesin! Mekanları cennet olsun! Hatice Teyze ve Mehmet Amca’nın oturduğu dairede organik banyo vardı; bir gün ben de orda organik banyo yapma şansı buldum. Mis gibi temizlendikten sonra akşam, o bütün parasızlığa rağmen mahalleden gelen irmik helvalarının tadıyla damağımız şenlenirdi. Aman yarabbi o irmik helvaları ne güzel kokardı. İçinde çam fıstıkları yüzerdi. Şimdi bir irmik helvası yediğimizde "nerde çam fıstığı? diyoruz. Adam diyor ki: “Çam fısıtığı kaç para? Sen biliyor musun?”
O zamanlar para yoktu ama herkes zengindi. Neşeliydi. Neşe deyince aklıma Rus Edebiyatının büyük romancısı, Maksim Gorki’nin hakikaten büyük Muhteşem eseri “Ekmeğimin Kazanırken” romanı geldi. Maksim Gorki’nin romanı şöyle başlıyor – hiç unutmuyorum : “Alın yazısı neşeye engel değildir. Varsın isterse bizi iki büklüm etsin. Biz yalnız neşe için yaşayacağız; böyle yaşamayanlar yaşadığını söyleyemez.” Herkeste para yoktu; ama herkes neşeliydi, mutluydu. Ve o kutsal günlerin gereğini yapardı ve her evde mutlaka irmik helvası kavrulurdu. Güzel günlerdi gerçekten, kandilleri kandil gibi kutladığımız. Şu anda kimsenin kapımızı çalmadığı, kimsenin bize helva getirmediği bir kandil yaşıyoruz. Özellikle İstanbul gibi Türk-İslam medeniyetine başkentlik etmiş, islamı’ın gerçekten yaşadığı ve bayramlarını yapan bir şehirde İslam’ı yaşamak, kandilleri yaşamak çok farklıydı. O mahyaları görmek bile muhteşemdi.
Alın yazısı neşeye engel değildi. Çünkü parasızlık bizim alın yazımızdı. Sadece bizim değil, bütün sokağın, bütün mahallenin parasızlık alın yazımızdı. Ama alın yazımız Maksim Gorki’nin ifadesiyle neşeye engel değildi. Biz yalnız neşe için yaşayacağız böyle yaşamayanlar da yaşadığını söyleyemez ifadesiyle hakikaten neşeliydik zengindik çünkü gönlümüz zengindi. Bir helva bayramı olarak kandilleri kutlardık; ne güzeldi muhteşemdi. Acaba bir gün yine kapımızı çalıp da bize helva getiren olur mu? İnşallah o günleri görürüz. Ama bugünkü digital ortamda herkesin helvayı da sosyal medyadan gönlümüze göndereceğini, ha ha ha umut ediyorum.
“Yağ parası mum parası;
akşam oldu kandil parası,
kömürlükte kömür, hanımlara ömür!
Merdivenden iniyor; Pabucun giyiyor,
bize para veriyor.
On para olsun, beş para olsun;
yanı kırık olsun o da bizim olsun!
yaylı kapı ballı kapı halkası büyük hacı kapısı.”
Biz bunu bu kadar ezberleyerek söyleyemezdik ama “Yağ parası mum parası; akşam oldu kandil parası” diye para toplardık. Ve çocukluğumuzu yaşardık. Şimdilerde kimse çocukluğunu da yaşamıyor. Herkes önünde tablet kandilleri orda yaşıyor. Baki kalan şu kubbede hoş bir sâdâ imiş. Kandiliniz mübarek olsun.
Comments