top of page

Cyrano De Bergerac - İstemem Eksik Olsun Tiradı

  • Yazarın fotoğrafı: rizakati
    rizakati
  • 17 Mar 2021
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 18 Mar 2021

Hakan Güller'in sesinden....


“ — Ne yapmak gerek peki?

Sağlam bir arka mı bulmalıyım?

Onu mu bellemeliyim?

Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?

Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?

İstemem!

Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?

Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?

Bir bakanın yüzünü güldürmek için önünde şaklabanlık edip, Taklalar mı atmalıyım?

İstemem! Eksik olsun!

Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?

Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?

Onun bunun önünde boyun mu eğmeli?

İstemem!

Eksik olsun! Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli?

Eleştiriden mi çekinmeli?

“Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı?

İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!

İstemem! Eksik olsun!

Korkmak, tükenmek, bitmek… Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.

Dilekçeler yazıp içini ortaya dökmek?

İstemem! Eksik olsun! İstemem! Eksik olsun!

Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…

Tek başına… Özgür olmak… Dünyaya kendi gözlerinle bakmak…

Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak…

Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine dokunmak…

Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,

İstediğin zaman Ay’a bile gidebilmek.

Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.

Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.

Varsın boyun olmasın bir söğüdünki kadar.

Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?

- Dök içindeki öfkeyi dostum.

Ama saklama benden beni sevmediğini.


Fransa’nın bağrından çıkmış eşitlik ve adaleti, kılıcı ve şiirleriyle sağlayan Cyrano de Bergerac. Gerçek bir kişidir o; her dönemin yetiştirdiği kahraman olarak kalmaya mahkûm adalet bekçilerinden birisi. İnsanı ve doğayı olduğu gibi keşfetmeye yemin etmiş, aşkını ise en gururlu şekilde yaşayan, hoyratça tüketmeyen bir erkek. Sevgi için nelerden vazgeçilir, adalet için nelere katlanılır? İkisi de ne kadar benzerdir aslında. Bunu bize Cyrano de Bergerac öğretir.

….

Cyrano’nun gururu ve güvensizliği arkasında sandığımızdan başka bir çelişki yatmaktadır. Dünya, onun yaşadığı dönemde de, şimdi de görüntünün ardında yatan insanı algılamaktan çok uzaktır. Sevgiler o görüntüye sunulur. Saygılar da o yaratılan görüntüye bahşedilir. Neyi ne kadar bildiğiniz değil, neyi ne kadar bildiğinize ikna edebilmeniz önemlidir. Cyrano’un çevresi, onu burnundan başka bir özelliğiyle tanımlayamayacak kişilerle doludur. Şövalyelikteki başarısına rağmen, önünde bu başarıları takdir edenler ve arkasından en zayıf noktasını bulmak isteyenler aslında aynı kişilerdir.

Cyrano o soylu, gösterişli yaşamlarının arkasına sığınan bu zayıf karakterleri dizeleriyle çileden çıkarır, kılıcıyla da yener. Cyrano, düelloda gösterdiği başarısıyla Comte de Guiche’in dikkatini çeker. Guiche, yüz adamı onun üzerine salarak öldürtmeye çalışır ama başaramaz. Onu alt etmenin, ona sahip olmanın başka yollarını arar ve onun şairi olmasını ister. Ama yine kibriyle gelmiştir soyluluk. Cyrano, Comte de Guiche’in yaptığı teklifleri kabul etmez.

Cyrano’un arkadaşı Le Bret peşinden koşar. “Şu şövalye ruhunu biraz bırakabilseydin. Para… Şöhret” der. Onu ikna etmeye çalışır, ama şövalye ruhlu Cyrano yine cevabı dizeleriyle verir. Hana girer ve etrafta toplananlar balkondan sarkmış Cyrano’un gururlu adalet arayışını yarı anlar bakışlarla izlerler. Ve o meşhur sahne başlar, Cyrano’un dizeleri anlayanların suratında bir tokat gibi patlar;

Çünkü Cyrano, Don Kişot gibidir; boşa kılıç sallamamış, rüzgâra ayak uyduranlara saldırmıştır. Çünkü değirmene çarparsanız yıldızlara da uçabilirsiniz. Tüm istemeyen, eksik olsun diyenlere gelsin bu sahne! (Gülin Çavuş’un yazısından)



© 2021 İstanbul - Türkiye

bottom of page